17 Haziran 2009

ÖLÜM ANLATILABİLİR Mİ ?

Hazret-i Ömer, Ka'b-ül-Ahbâr'a dedi ki:

- Ey Ka'b, bize ölümden bahset.

- Ölüm, insanoğlunun vücûduna sokulmuş bir diken ağacına benzer. Bu ağacın her bir dikeni onun bir damarına batar. Sonra o ağacı kuvvetli bir insan şiddetle çeker. Her bir dikeni bir damara saplanan bu ağaç, çekilince kopardığını koparır, bıraktığını bırakır...

Dört şey vardır ki, onların kadrini ancak dört kişi bilir:

1- Gençliğin kadrini ancak ihtiyarlar bilir.

2- Selâmetin kadrini ancak belâya düçâr olanlar bilir.

3- Sıhhatin kadrini ancak hastalar bilir.

4- Hayâtın kadrini de ancak ölüler bilir.

Ölümü niçin anlatmazlar?

Abdullah ibni Ömer anlatır:

Babam sık sık şöyle derdi:

- Ölmek üzere olan, fakat aklı başında bulunan birisi, yanındakilere ölümü niçin anlatmaz şaşarım!..

Nihâyet gün oldu. Babama da ölüm geldi. Aklı başındaydı. Konuşabiliyordu da. Kendisine dedim ki:

- Babacığım, ecel gelmeden önce sen, "Ölmek üzere olan, fakat aklı başında bulunan birisi, yanındakilere ölümü niçin anlatmaz şaşarım!" derdin.

Benim bu hatırlatmama cevâben dedi ki:

- Ey oğulcuğum! Ölüm, anlatılabilecek bir şey değil. Bununla berâber sana ondan bir nebze bahsedeyim. Allaha yeminle söylerim, şu ân, iki omzumda sanki birer dağ var. Sanki rûhum iğnenin deliğinden çıkarılıyor. Sanki vucûdumda bir diken ağacı var. Sanki gökler çökmüş de ben yerle bu ikisi arasında sıkışmışım...

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Blog Widget by LinkWithin

İslam İlmihali